İstanbul Depreminin Ardından Tetiklenen Heyelan Tehlikesi Takip Ediliyor
İSTANBUL Teknik Üniversitesi, Yer Bilimleri Enstitüsü, Katı Yer Bilimleri Anabilim Dalı, Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Görüm’ün yürüttüğü ‘Deprem sonrası tetiklenen heyelan tehlikesinin izlenmesi’ projesi NATO ve TÜBİTAK tarafından destekleniyor. Proje ile deprem sonrası tetiklenen heyelanlar ve risk noktaları belirlendi.
Bulguların AFAD’ın Afet Risk Azaltma Sistemi ile paylaşılmasıyla deprem ve heyelanların meydana geldiği bölgede ölümlerin en aza indirilmesi için gerekli tedbirlerin alınması amaçlanıyor.
Prof. Dr. Tolga Görüm, Belirlediğimiz saha çalışmalarında depremin tetiklediği toprak kayması nedeniyle 100’e yakın vatandaşımız hayatını kaybetti. 3 yıl sürecek bu projede insanımızı, yerleşim alanlarını ve devletin büyük yatırımlarını korumak için geliştirdiğimiz bazı makine öğrenmeleri ile birlikte uyguladığımız tekniklerle uzun süreler sürebilecek deformasyonun modellenmesini planlıyoruz. . Sanki konuşuyordu.
Görüm, İstanbul’da heyelanlarla ilgili olarak 17 binin üzerinde doğal heyelan alanı var, hepsi aktif değil ama 7 bine yakın aktif heyelan alanı var. Özellikle Büyükçekmece ve Küçükçekmece’nin güney kıyılarında bu tip heyelan alanları bulunmaktadır. söz konusu.
İstanbul Teknik Üniversitesi Yer Bilimleri Enstitüsü Katı Yer Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Görüm, ‘Deprem sonrası tetiklenen heyelan tehlikesinin izlenmesi’ projesi üzerinde çalışıyor.
Bu proje ile deprem sonrası oluşan heyelanlar tespit ediliyor. Proje kapsamında heyelanların haritalanması, uydu teknolojileri ile izlenmesi, gelecekte heyelanların yeniden aktifleşebileceği alanların belirlenerek modellenmesine yönelik çalışmalar yürütülüyor. AFAD’ın Afet Risk Azaltma Sistemi ile yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen bulguların paylaşılması ve deprem bölgelerinde alınması gereken önlemlere ilişkin çalışmaların yapılması amaçlanıyor.
Depremler sonrasında meydana gelen heyelanlar doğal gaz boru hattı sınırları, elektrik hatları ve barajlar gibi kritik yerleri etkilemektedir. Şu ana kadar yapılan çalışmalarda 3 bin 670 heyelanın belgelendiğini belirten Görüm, depremlerin tetiklediği heyelanlar sonucu 100’e yakın kişinin hayatını kaybettiğini belirtti.
NATO ve TÜBİTAK tarafından desteklenen projenin ortakları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Twente Üniversitesi, ODTÜ, MIT Lincoln Laboratuvarı, Abdul Wali Khan Üniversitesi ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) yer alıyor. ). .
PROJENİN ANA AMACI DEPREM SONRASI TETİKLENEN HEYELANLAR
İstanbul Teknik Üniversitesi Yer Bilimleri Enstitüsü Katı Yer Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Görüm Projemiz NATO tarafından desteklenen bir projedir. Bu proje kapsamında TÜBİTAK desteğimiz de var. İki proje tarafından desteklenmektedir.
Projenin ana hedefi deprem sonrası tetiklenen heyelanlardır. Çünkü bildiğiniz gibi depremler sadece konutları ve altyapıyı değil, dağlık alanları da sarstığı ve tüm topoğrafyayı etkilediği için pek çok heyelana neden oluyor. Depremlerin ikincil etkilerinden biri. Proje kapsamında özellikle kritik yapılar için örneğin deprem sonrası yerleşim alanları, doğalgaz boru hatları, elektrik sınırları veya baraj ve yollar gibi kritik alanlarda meydana gelen heyelanların haritalanması, bu heyelanların uydu teknolojileri ile izlenmesi, izlenmesi saha çalışmaları ile heyelanların gelecekte tekrar aktifleşip aktifleşmeyeceği veya ürettikleri moloz veya döküntülerin belirlenmesi. “Yağmur sonrası gelişen, moloz akıntısı gibi ikincil etkilerle oluşan alanlarda bunların belirlenmesi ve modellenmesine yönelik bir proje yürütüyoruz.”
TOPLAM 3 BİN 670 HEYELANI BELGELENDİRDİK
6 Şubat depreminin ardından yaptıkları çalışmalara değinen Görüm, “Depremin hemen ardından bölgede çalışmalara başladık. Açıkçası tüm arama kurtarma işlemleri tamamlandıktan sonra bölgeye ulaştık. Mart ayı başından Haziran ayına kadar haritalama süreçlerimiz, uzaktan algılama teknolojilerimiz ve insansız hava araçlarımızı kullanarak ve doğrudan gözlemler yaparak toplam 3.670 heyelanı belgeledik. Bu süreçleri belgeledikten sonra bunları diğer kurum ve kuruluşlarla açık bir şekilde paylaşarak yayına dönüştürdük” dedi.
HEYELAN ÜZERİNDE 480 METREYE KADAR YER DEĞİŞTİRMESİ MÜMKÜN
Görüm, Belirlediğimiz saha çalışmalarında depremin tetiklediği toprak kayması nedeniyle 100’e yakın vatandaşımız hayatını kaybetti. Özellikle Doğanşehir’de farklı bölgelerde, farklı yerlerde, dağlık bölgelerde heyelan yaşanıyor, örneğin Kahramanmaraş Ekinözü’nde 8 kişi hayatını kaybetti. Belirli bölgelerde yerleşimi doğrudan etkileyen, hatta Doğanşehir ve Karandere’de bir köyde 15-20 haneyi etkileyen, bir köyü, bir okulu tamamen yok eden heyelan var. Mesela hiçbir can kaybı yok, bu sevindirici bir durum. 40. saniyede başlayan heyelan nedeniyle evlerin tamamı yıkıldı. Heyelan nedeniyle yaklaşık 480 metrelik bir deplasman var. Depremin 40. saniyesinde yaşanması nedeniyle ilk anda evlerinden kaçtılar. Heyelanların aktif olması ve tehlike oluşturması nedeniyle bu alanların birçoğu yerleşime kapatıldı ve artık bu bölgelerde kimse yaşamıyor. Büyük heyelanların çoğu Malatya, Doğanşehir, Adıyaman, Çelikhan, Tut, Yarpuzlu ve diğer köyleri etkiledi, Sinci’ye doğru kısımlar da var. Büyük heyelanlarımızın çoğu burada. Mesela, Gaziantep’te heyelan bariyerli gölümüz var. Bunun dışında bölgedeki bu deprem, sanıldığının aksine, geçmişte Nuh Tufanı gibi benzer olaylarda, hatta geçmişteki büyük felaket niteliğindeki dini olaylarda bile abartılabilecek bir boyuta sahipti. Çünkü bir günde 2 büyük deprem yaşandı. Bunlar çok sayıda heyelanı tetiklediği gibi, bu bölgede 14 Mart’ta başlayıp 15 Mart’ta da devam eden ve son 20 yılın en yüksek yağışı olan aşırı yağışlarla birlikte yaklaşık 23 vatandaşımız hayatını kaybetti. 20 tanesi. Bunlar birçok yerde sel olarak adlandırılan moloz akıntıları dediğimiz şeyler ama bu bölgede özellikle heyelanların meydana geldiği Adıyaman Tut’ta deprem sonrası tetiklenen malzemeler moloz akıntılarına dönüşüyor. Mesela Tut’ta 4 vatandaşımız hayatını kaybetti” dedi.
DEPREMLER UZUN BİR TEHLİKE ZİNCİRİ BAŞLATTI
Görüm, 3 yıl sürecek bu projede insanlarımızı, yerleşim alanlarını ve büyük yatırımları korumak için geliştirdiğimiz bazı makine öğrenmeleri ile birlikte uyguladığımız tekniklerle uzun süre sürebilecek deformasyonları modellemeyi planlıyoruz. devletin. Bilinen bir gerçek var. Sarsıntı yaklaşık 2 dakika sürdü. Bu depremler anlık etkilerinin yanı sıra uzun vadeli bir tehlike zincirini de başlatmaktadır. Büyük çatlak sistemlerinden kaynaklanan bu tür heyelan ve deformasyonların, tarım alanını etkileyebilecek moloz akışlarının yanı sıra fıstık, badem gibi ağaçların yetiştirildiği Adıyaman, Gaziantep ve kuzey bölgelerde tarımı nasıl etkilediği bizim için önemlidir. Bu deformasyonlara ek olarak. Çadır alanları veya geçici yerleşimlerin tahsis edildiği noktalarda projemizin ana kapsamı budur. Bu projenin böyle bir çıktısı var. AFAD ortaklığında özellikle QR kodlarla kamuoyunun bilinçlendirilmesi amacıyla çadırların nerelere kurulması gerektiği konusunda onları bekleyen tehlikeler neler? Erken uyarı sistemlerini geliştirmeye çalıştığımız için bu tür afetlerin geçici de olsa etkilerinin olması normaldir. Çünkü ülkemiz gelecekte deprem kuşağıdır, bunların çıktıları ve bizim için en büyük öğrenme olaylarından biridir. Çünkü bu tür olaylardan nasıl ders çıkarabileceğimizi ve bunları gelecekteki potansiyel olaylara nasıl uygulayabileceğimizi aktarmaya çalışıyoruz” dedi.
İSTANBUL’DA 7 BİNE YAKLAŞIK AKTİF HEYELAN SAHASI VAR
İstanbul’da 7 bin aktif heyelan alanının bulunduğunu belirten Görüm, “Bildiğiniz gibi İstanbul büyük bir depremi bekliyor. İstanbul’da yaşanan bu depremin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin yürüttüğü bazı çalışmalar var. İstanbul’da heyelan açısından bakıldığında tamamı aktif olmasa da 17 binin üzerinde doğal heyelan alanı mevcut olup 7 bine yakın aktif heyelan alanı bulunmaktadır. Özellikle Büyükçekmece, Küçükçekmece; Güney kıyılarında bu tip heyelan alanları var” dedi.